OKUL YOLLARINDA KÜRT GERÇEĞİ-1

Diline yasak konulan bir halkın çocuklarıyız. Oysa anne ve babalarımızın okuyun da bir işe yarayın, büyükleriniz gibi olmayın sözleri çocukluğumuzun bir parçası olageldi. Sömürgeciliğin ve köleleştirmenin en temel mekanı olan Türk okulları Kürtlerin çocukluk hayallerinin ve yıllarının bitirildiği yerlerdi. Çocukluğumuzun ilk günlerinde bize ne mutlu türküm dedirterek hem yalancı yaptılar hemde kendimizi inkar etmemizi sağladılar. Türk faşist aklı için okullar karakollardan daha öncelikli ve elzemdiler. “ Doğunun en ücra köşesinde kutsal bir işle uğraşan, sevecen ve güleç iyi öğretmenlerin aslında tek görevi vardı. Kürt dilini, kültürünü yok ederek Türk faşizmine uysal köleler yaratmak! Bunun için filmler, diziler çekildi: ‘’Haydi kızlar okula’’ ve ‘’Kardelen’’ adı altında başlatılan kampanyalarla da Kürt dilinin ve kültürünün öncüsü olan kadınları ve kız çocuklarını bu soykırım merkezlerine tıktılar. Şimdi halkımızda öyle bir algı yaratmaya çalışıyorlar ki sömürge okullarında ne kadar fazla kaldıysan, ne kadar eridiysen o derece başarılı bir insan oluyorsun. Bunun yanında cemaat, devlet, vakıf, hayırseverlerin yurtları diyerek özel bir politikayla celladına aşık insanlar yaratmaya çalıştılar.

AKP dönemi ve 2000’ler kuşağı denilen zamanla robot, duyarsız, sözde dindar, kendine yabancı, herkesten ve her şeyden nefret eden, umutsuz, heyecansız, mekanik bir gençlik kuşağı yaratmak temel politika haline getirildi. Kürt çocuklarını anaokulu ve zorunlu eğitim adıyla ailelerinden, halkından, mücadeleden ve devrimden kaçırarak özünü yitirmiş beşer’ler yaratmaya çalışıyorlar. Okul ve yurtlar taciz tecavüz olaylarının, asker ve polislerin özel olarak ajanlaştırma ve düşürme merkezlerine dönüştüler.

Ayrıca 2010’da Hakkari merkezde bulunan kız öğrenci yurdunda olan yetmişe yakın genç kadın 4 aylık sözde din eğitiminden sonra bir gece vakti bir yere götürüldüler. Kızların bulunduğu mekana yüze yakın asker getirildi. Kimini içki ile kimi haplarla şuursuzlaştırıldı. Kızlara taciz ve tecavüzde bulunuldu. İçlerinden kaçıp gelen bir kızla kendim konuştum. Yurt müdürü ve çalışanları sonunda bunun sadece Hakkari’de değil tüm Kürdistan’daki politika olduğunu bizzat itiraf etti. Bu olay da bizzat şahit olduğumuz Türk eğitim sisteminin Kürtlere karşı olan gerçek yüzü ve yaklaşımıdır.

Unutturmaya çalıştıkları tüm hatıralarımız ve tarihimiz yeniden filizleniyor. Şimdi gerçeği daha fazla görüyor ve biliyoruz ki okul yollarında ki her adımımız Kürt ve Kürdistan gerçeğine bir adım uzaklaşma yolculuğuydu. Anadilimize ve ülkemize sırtımızı dönerek Türk faşist okullarına yürümek soykırım girdabına gidişin ve kendine ihanetin ilk adımlarını yürümekti. Filmlerde bolca söylenen Kürt olarak doğup Türk olarak yaşıyorlar tekerlemesi artık sona erdi. Bedenini panzerlerinize siper eden çocuklar ve gençler bu sefer farklı bir amaç için okul yollarındalar. Ateşin ve güneşin aydınlattığı bir tarihle büyüdük ve “anadilimiz, tarihimiz, kültürümüz nerde? sorusu en fazla o lanet okullarınızın sırasında aklımıza geliyor. Siz çok kanlı ve şanlı tarihinizi anlatırken biz Kürt çocukları size karşı olan öfkemizin ateşten intikamı içinde kavruluyoruz. (devam edecek)…